7 Nisan 2012 Cumartesi


... Ama ne çare, dost demiştik bir kere adına birbirimizin ve herkes saklıyordu çaktırmadan titreyen ellerini…



Zamanlar geçti üstümüzden, başka gidene ağlarken senin omzunda…

Ya da aslında kendime ağlıyordum çoğunlukla…

Omzun sıcak, omzun güven, omzun ulaşılmaz bir tepe gibiydi…

“Keşke benim olsa!” diyordum içimden ağzımı kapatarak –ki kaçmasın sesim…



Her buluşmamızda bana evinin en arka odasındaki yalnızlığını anlatıyordun…

Bazen sadece bunu anlatmak için yanıma geliyordun…

Ben anlamazdan geliyordum…

Sen kızıp, belki de kırılıp pes ediyordun…

Ben yine senin omzundan bu defa sensizliğe ağlıyordum…

Ya da aslında kendime ağlıyordum çoğunlukla…

Ve sen, kendi yalnızlığına beni çare sanıyordun…



Şimdiki zamandayız şimdilerde…

Ellerimizi saklamaktan vazgeçtik…

Ama ihanet edemeyiz… Önce kendimize, sonra hiç kimseye…

Zaten aslında bu, bir çökük omuzla bir yaralı gözyaşının hikayesi sadece…

EBRU COŞKUN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder