7 Nisan 2012 Cumartesi

Barışmasına Barışalım da...




Haydi barışalım
Barışmasına barışalım da
Önce şu, zamanı bir durduralım
-kaçta durduralım?

Durmuş bir zamanda
Örneğin kaç olmalı saat?

Hey, sen! Bıyıklı olan adam!
Sen değil, sen devam et yoluna
-of, hepsi bıyıklı bunların
Şunu gösteriyorum canım, şunu
Hani iri kıyım, yarma gibi olan

Barış istiyorsan, önce
Saatini çıkar kolundan, fırlat ve at
Ve nerene sokacaksan
Ne yapacaksan o falaka sopanı
Koy uygun bir yere
Bir daha eline almamak üzere

Durdu mu zaman?
-diyelim durdu, durmaz ya...

Haydi o zaman filmi geriye saralım

Ne Hiroşimalar olmuş olsun
Ne Nagazakiler
Nazım, böyle bir şiir yazmamış
Zülfü’de bestelememiş
Bizler, dinlememiş
Dinlerken de ağlamamış olalım

Amerika diye bir ülke de yok
Ne Kristof Kolomb yaşamış
Ne de Macellan
Bizim oğlan büyümüş de küçülmüş
Kızılderili bursu kazanmış olsun
Doğanın nasıl korunacağı üzerine
Bir Siu Kabilesi’nde yüksek mastır yapsın
Anası konuya komşuya anlatsın
Şöööyle bir, koltuklarımız kabarsın

Biz, Uzak Asya’dan gelmemiş olabilirdik
Dört nala olmuş veya tırıs, tırıs
Çinlilerle barış içinde yaşayıp, durabilirdik
-bana Maocu diyenin…
Ne Çin Setti olabilirdi
Ne Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Ne EOKA’nın Kıbrıs Türkleri’ni katli
Ne Sevr olabilirdi, ne de Lozan
Herkes “tıp” oynar gibi tıpkı
Olduğu yerde kalabilirdi

Ah, barış diyorsun, diyorsun da
Şu zamanı durduramıyorsun
Bırak filmi geriye sarmayı
Filmi koparıp atamıyorsun
Ne Denizler kabardı bu memlekette
Ne Tayfunlar yaşadık
Ne işçi bayramlarında, işçiler katlettik
Ne Mangal tutuşturur gibi
Otel yakıp, ozanlar pişirdik

Barış, büyük savaşların eseridir
Onların küllerinden doğar
Savaşlarsa katillerin
Onların fikirlerinden doğar

Siz hiç bir katilin,
Barış için el uzattığını gördünüz mü?
Ben Kırkımı çıkardım,
Görmedim

Naci ELMALI / 2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder