20 Nisan 2012 Cuma

EKSİK ALFABE




Yumuşak ge ile başlamıyor hiç bir sözcük
Ama bitebiliyor, biliyoruz
Bazı cümlelerin sonuna
Nokta koymasak da olabiliyor
Bitebiliyor bazı cümleler, noktasız
Ve noktasız cümleler kurabiliyoruz
Bitmiş, tükenmiş, pervasız

Soru işaretlerimiz bile var her birimizin
İnanır mısınız?
-işte bir tanesi çıktı bile-
İnandınız mı?
-alın bir tane daha-
Halen inanmadınız mı?
-bakın bir tane daha-
En tuhaf soruları sorabiliyoruz
Ömürlük sorular
"ilahi", "pes" dedirtecek kadar

Bittiğini, biteceğini biliyoruz her bir şeyin
Sonu var dinlediğin şu müziğin
A benim entel dantelim
Bütün klasikleri ezberledin mi yoksa?
Hiç, bitmeyecek mi sanmıştın
O coşkuyla dinlediğin
Dokuzuncu Senfoni’nin?
Çalardın değil mi,

Beşinci bir mevsimi olsaydı Vivaldi'nin?
Sonu yok bir tek sonun
Hepsinin sonu var, ah hepsinin
Klasiğin, Arabeskin, Flemenkin
Belki şu film, kaçıncı izlediğim film
Bak şu karesinde daha önce de gülmüştüm
Lakin şu attığım kahkaha
Önceki kahkaha değildir
İşte şu karesinde sevdiğim artist ölmüştü
Sanki ben de ölmüştüm
Şu karesinde de ağlamıştım
Öylesine dolu ki göz pınarlarım
-fazlasıyla ağlayabilirim ama şimdi ağlayamıyorum-

“Aynı ırmakta ikinci kez yıkanamayız”
Demişti ya Herakleitos
Aynı filmi kaçıncı kez izleyebiliyoruz
Aynı karede aynı kahkaha atılmıyor, biliyoruz
Aynı karede aynı gözyaşı akıtılmıyor
Ve hayatımıza yeni bir şey katılmıyor
Sonu olmayan tek şey, sondur
Eşikte öylece durabiliyoruz
Bu şiirin de bir sonu var elbet
Uzatmaya ne hacet
Bak işte bitti, gitti
Gidiş o gidiş

Noktasız cümleler kurabiliyoruz
Aynı ırmakta ikinci kez
Yıkanmasına yıkanabiliyoruz da
Su aynı su değil
Çıkan kir aynı kir değil
-yoksa şiir devam mı ediyor ne?
Tabi ya, bitirmeye ne hacet
Al işte etti, gitti
Ediş o ediş
Fark etmedin mi halen?
Şiir aynı şiir değil
Her şey tadında güzel, zamanında

Zaman mı dedim? Zaman ne peki?
Sonsuz olanda saklı
Bir sonludur zaman
Peki ne zaman?
-zaman, zaman-
Ya şakanın sırası değil, ne zaman?
-her zaman-
Sonu olmayan tek şey, sondur
Yaptığın yüksek binalarla övünme
A benim mühendisim, mimarım
Gücün yetiyorsa, şu zamanı dondur
Benim dondurduğum gibi bu şiiri
Demesin günün birinde çıkıp da biri
Yazdığın uzun şiirlerle övünme
A benim şairim, kafadan çatlağım
Gücün yetiyorsa,
kimsenin donduramadığı şu zamanı
Otur bir güzel ye,
istersen imgene bandır
Senin zaman dediğin
Tut ki, ekmektir sımsıcak
Haydi imge gereği olsun, tandır
Bak imgende ekmek oldu zaman
Ekmek ekmeğe banar mı
A benim şairim, et kafam
Gücün yetiyorsa, yerken zamanı
Zamanı zamana bandır
Zamanın durduğu an
Bil ki, o andır
Her bir şeyin sonu var elbet
Bu şiirin bile
Uzatmaya ne hacet
Bak işte bitti, gitti
Gidiş o gidiş

Noktasız cümleler kurabiliyoruz
Ne giriyoruz içeriye
Ne çıkıyoruz dışarıya
Eşikte durabiliyoruz
Görüyorsun ya, esnettikçe esniyor her şey
Biz onu bitmedi sanıyoruz
Örneğin pür dikkat
Bitmiş bir şiiri okuyorsun sen şimdi
Aynı şiiri üçüncü kez okuduğunu sanıyorsun
Elini bir tut bedenine
Güneşten daha sıcaksın, değil mi?
Cayır, cayır yanıyorsun
Gelirsek bunun nedenine...
Her şey biter, sonludur
Bitmesini istemediğin yerde
Bitmesini istemediğin zamanda
Bitmesini istemediğin durumda

Ah kaynayan bir kazandır 'an'
Fokur, fokur fokurdayan
Donmak da nedir
A benim şairim, canım, ciğerim
"An" denen o kazanda
Erim, erim erimektedir zaman
Elini bir tut bedenine
Güneşten daha sıcaksın, değil mi?
Cayır, cayır yanıyorsun
Gelirsek bunun nedenine...

Her şey biter, sonludur
Bitmesini istemediğin yerde
Bitmesini istemediğin zamanda
Bitmesini istemediğin durumda

"An" senin bedeninde
Bedenine yapışmış teninde
Tenine yapışmış ruhunda
Tıpkı "yumuşak ge" siz başlayan
Cümleler gibi başlamaz mı her şey, ansızın
Ve apansız bitmez mi?

Ve bir alfabede bir harf
Bırakın bir cümleyi, bir sözcüğü
Bir heceyi ancak başlatabiliyorsa
O alfabe eksiktir
A benim Türkçe öğretmenim, sidiklim
Ama hayat ne bir eksik
Ne bir fazladır
Zira, ansızın başlar her bir şey
Ve apansız son bulur

Bitmesini istemediğin yerde
Bitmesini istemediğin zamanda
Bitmesini istemediğin durumda

Naci ELMALI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder