28 Ekim 2012 Pazar


‎"zaman zaman kuşlar konuyor
gün ortasında yüreğime 
hasretin habercisi
susuyorum

çayırları biçiyor sonra,
tanımadığım birileri içimde
zamansız bu hasat 
acıyorum

kahrediyor 
deli deli esen rüzgarlar
kayboluyor kokun
üşüyorum

ürkek bir serçe gibi uzanıyor
ellerim ellerine 
gelmiyorsun
büyüyor içimde hüzün
gözlerim arıyor gözlerini
kuruyorum

zaman acımasız 
aşk kanaması başladı yüreğimde
teslim ettim sevdamı 
kör bir baykuşa 
yavaş yavaş tükeniyorum."
 
Oya KARAEGE


EŞİKLERDEN ATLIYORUM
AYAĞIMA DOLANAN YOLLARDA
RENGİM... SİYAH...
HAREMİNE HAZIRLANIYORUM HER DEFASINDA YENİDEN
YIKANIYOR SAÇLARIM DEFNELİ SULARLA...
KINALAR YAKIYORUM ELLERİME
GÜNAHLARIM ELLERİMDE
HER DOĞUMDA YENİDEN
BU DEFA NEDEN?
TEMİZLENMEK İÇİN TÜM GEÇMİŞTEN
TEKAMÜL MÜ?
DEĞİL!
RENGİM... SİYAH...
BANA İŞARETLER YOLLUYORSUN
ANLADIĞIMI BİLİYORSUN
ÖZ-SÖZ-GÖZ DİYORSUN
ÖZÜM SÖZSÜZ
ÖZÜM GÖZSÜZ BİLİYORSUN
AYMAMIŞ İNSANLARIN ÇATLAK TOPRAKLARINDA
AYAKLARIM KAN REVAN
KAYBOLDUM... BİLİYORSUN...
GÖZÜMDEN DÜŞEN HER YAŞ
SANA GELEN YOLDA
HEDİYEM OLSUN......

EBRU COŞKUN

24 Ekim 2012 Çarşamba

Dört Gecem

      


Ne nefesti aldığımı sandığım ciğerlerime
Ne de sevgiydi yüreğimde tattığım!
Hep yabancımdı yakınımdakiler
Kulaklarım tüm seslere sağır
Tüm gördüklerime kördü gözlerim
Güneşli gündüzlerin karanlığında
Tek ağlayan Neptün’dü yalnızlığıma; ıslaktı gecem.

Sonra sen geldin olağandışılıkların içinden
Tanışmamız alfabetikti seninle
Radyolink sesler döküldü ardından kulaklarımıza
Kurşun gibi ağırdılar…
Torbasında parmak izlerini bırakıp gittin acı bademlerin
Mevsimler ötesine gittin; yalnızdı gecem.

Hiçbir şey yerli yerinde değil
Bir yerlerde geceler savaş
Gündüzler barıştı başka yerlerde
Hangimiz inanırdık söyleseler
Ankara’da, karlarda öpüşeceğiz seninle
Ve bir sabah, tenimde terin kurumadan daha
Yağmurlarla uğurladım seni; kupkuru gecem.

Şimdi 
Güneşli gündüzlerim gelmekte seninle beraber
Gecelerimde dolunay beyazlığı
Her nefeste sensin içime dolan
Hep seninsin gözlerimin gördüğü
Az kaldı, çok az kaldı
Güneş gibi doğacaksın şehrime
Ama bu kez batıdan; aydınlık gecem.

Muharrem DOĞAN

23 Ekim 2012 Salı


UMUT DAĞININ ZİRVESİNDE;
SARILSAK BİRBİRİMİZE
SUSSAK HİÇ KONUŞMASAK…
YILDIZLAR DÜŞSE ÜSTÜMÜZE,
KAPATSAK GÖZLERİMİZİ,
ÖYLECE KALSAK…
UNUTSAK HERŞEYİ,
BİR DAHA UYANMASAK…

Bora ÇETİNKAYA



17 Ekim 2012 Çarşamba

Mektup




Hiçbir şey yazmasan da olur, yolla boş.
 Bir beyaz kağıdı, bir beyaz zarfın içinde.
   Elinin teri, gözünün nuru ve bir damla yaş

   Bilirim ki yüreğim, yüreğinin içinde.


   Muharrem DOĞAN

Dört Dizelik Duygular_VI

15 Ekim 2012 Pazartesi

A∩B=Ø



ortak noktamız yoktu ki hiç
ve kesişemedik seninle 
hiçbir zaman aynı noktada.

a ve b kümesi ayrıktı 
ve boşlukta
paralel iki doğruyduk seninle biz 
bir birim yakındık belki birbirimize ama 
kavuşmamız sonsuz kadar uzakta 

Muharrem DOĞAN


yapraklar düşse de
ağaçlar ölmez
yapraklar düşse de
zaman tükenmez
bir tek biz biteriz
alem i devran da
bir düş biter
hakikate uyanırız
yaşadığımızın kanıtıdır
sevap ve günahımız

cihan konca


ben aşkı öldürdüm
zahmet etmeyin siz
çizdim siluetini yere
hem herşey yerli yerinde
tüm deliller
o sözler bakışlar gidişler
ve suskun kalışlar

uzandım yanına bekliyorum
kan tutmasından değil
...kalkıp gitmeyişim
giden gitmiş zaten
pişman da değilim

cihan konca


sen egenin bir koyunda
o en güzel huyunla
yastığın koynunda
uyuyor musun şimdi

buralar yağmur çamur
gri bulutlarım
günahın boynumda
yürüyormuşum gibi

...o güzel gözlerini pırıl pırıl bir güneşe
açınca perdelerini masmavi bir denize
gelir mi aklına benden bir kaç dize
nasılda yakışırdı aşk ikimize

hey sen uzaktaki duydun mu kalbimin atışını
gözleri ela gülüşü güzel kadın
sen hiç hayaller kurdun mu
oysa ben hep senleyim
senin aşkın başıma bela canım

cihan konca

NE YAPACAKSIN?




Sudan,
Sesten,
Işıktan uzakta,
Dağ başında değilim.

Şükür ki;
Nereye baksam insan!
Apartman,
Su sesi,
Gün ışığı,
Ve
daha neler neler...

Ama
Bütün bunlara rağmen ben,
Yalnızım.
Öyle bir yalnızlık ki:
Değil dost başına,
Düşman başına.

Hele
Yok mu o
Tanıdık bir yüze
Alışılmış söze
Anaya
Babaya
Kardeşe
Sevgiliye hele hasretlik.

Akşam olunca,
Dolunca odaya korkunç sessizlik...
Resimlerine bakmayacak sevgilinin,
Bir sigara yakmayacak ardından,
Bir şiir
Bir şarkı
Bir iç çekiş...
Ve
İçmeyip başka
Ne yapacaksın?

Muharrem DOĞAN