29 Mayıs 2012 Salı


Bu gün bütün efkarımı
doldurup bir kadehe
Üzerini rakıyla tamamlayıp
içesim var akşam niyetine...

M.H.Ç.


27 Mayıs 2012 Pazar


boş bir anımı yakala
hani her şeyden vazgeçilebilecek
korkulardan,endişelerden arınmış
yorgun bir günün ertesi
bir kavganın sonrası gibi

yeniden denemekten usandığım
çareler düşünmediğim
bir anımı yakala
çalsın telefonum, sen gel de
geleyim

Cihan Konca

23 Mayıs 2012 Çarşamba


Ömür dediğin yaz boz tahtası değil ki
Son bulduğu yerde biter kısır döngüler
Dalında solar gider sevda gülleri
Milatsız mekanlara ancak varır garipler...

Koptu gönül bağlarım, başladı hicranlarım.
Bir an yokum bir varım,
Aşk her halde sine içre...
                     
Özlem TORKUL




19 Mayıs 2012 Cumartesi


bırakıyorum kendimi belirsizliğin o muhteşem cazibesine,

hayat zamanlamadan ibaret ve ben hiç dakik değilim
kaçırdım hepsini.ne varsa işte
kalbimin daha hızlı attığı anları, senle olacakları
sensiz olmayacak olanları da
bir bahanem de yok üstelik avutacak
öylede hızlı da dönmüyordu dünya

bulutların beni tutacağını düşündüğüm yaşları çoktan geçtim
ama vazgeçemiyorum hayalini kurmaktan
o yüzden bırakıyorum kendimi belirsizliğin o muhteşem boşluğuna
bu düş ne kadar sürecek,
ne kadar daha düşeceğim
bilmiyorum sert mi olacak toprak
yumuşak mı
kim tutacak yasımı

bildiğim kadarı ile
hayat zamanlamadan ibaret
ve ibret olacak çok şey görsem de
bildiğim hataları yaptım hep
bu sebeple
şaşırmadım başıma gelenlere
buda bir maharet ise
mahirim ,kendimin kahini
zamanımın katiliyim
o yüzden bırakıyorum kendimi belirsizliğin o muhteşem boşvermişliğine
teoride uçuyor olacağım
çarpana dek gerçeğe

cihan konca

11 Mayıs 2012 Cuma

Çok düşündüm çok,
içinde meğerse düşünülecek pek fazla bir şey yokmuş,
öğrenmek için çok düşünmek gerekiyormuş sadece...
Nuray Açar

dilimin önüne geçiyor yasaklar,
ezip geçme vakti değilim diye,

neyi kimi bekleyecek ki,

dil katılaşmadan...
Nuray Açar

Birisi gelir alt üst eder seni,
gidense depremlerin artçıların da,
gel-git lerin sancılarında... 

nuray açar


bazen yazmazdan gelir şair
ve anlamazlar insanlar
konuşurlar işten aşktan paradan
sarmaz muhabbetleri hiç
ve içecekte bir şey yoksa şayet
vesaire vesaire

ve şaire
susmak düşer
düşünceye kadar ilham
sonrası bir kağıt, bir kalem
belki müzik, belki ay
belki egenin koyunda mehtap
uzakta bir yar
vesaire vesaire

C.KONCA 10.05.2012

6 Mayıs 2012 Pazar

OLMAYAN ADALETİN NEFERLERİ




Dostlar
Sanmayın yemekteyim orucumu
Filistin'de seferiyim
Yanmış bir çocuk cesedi
Nasıl da andırıyor
Evde bıraktığım çocuğumu

Dostlar
Sanmayın yemekteyiz orucumuzu
Bosna'da seferiyiz
Dudaklarımızda donmuş ıslıklar
Kulaklarımızda taze çığlıklar
Mostar'da Nevesinje'de katledilenleri gizleyemiyor
Borisavac'taki Yetmiş Dokuz metrelik
Doğal yarıklar

"Marina"kabus görmekteydi
Tam On Bir Bin Otuz Üç metreden
Bosnalı hamile bir kadın düşmekteydi
Bebek kurtulacak Marina'da kalacak
Bosnalı anne ölecekti

Borisavac'taki Yetmiş Dokuz metrelik
Doğal yarıklar
Yanmış parçalanmış cesetleri
Kusar, kusar, kusar
Günlerden belki Salı belki Pazartesi
Ne fark eder
Kabusunda Marina
Borisavac diye sayıklar
On Bir Bin Otuz Üç metreden duyulur sesi

Dostlar daha dün
Sanmayın yemekteydik orucumuzu
Bir Siu kampında seferiydik
Soykırımın tam içinde
Yaralı Diz'deydik

Dostlar daha dün
Cezayir'deydik
1830 Yılıydı
Fransız Kolonisi'ne geçiyor Cezayir
Şehit olmamız yakındı

Bir o kadar da
Yaralı Diz'deydik
Siu'nun Oscar'ı
Reddediş biçimindeydik

Dostlar
Biz hiç bir zaman yemedik orucumuzu
Her an her yerde seferiydik
Hiroşima'da Nagazaki'de Japonduk
Küba'da Bolivya'da Ernesto

Beyaz adamlar hiç bir zaman
İnmediler atlarından
Vahşetin içinden geçtiler
Sabrın sınırlarını zorladılar
Kan damlıyordu atlarının kanatlarından

Irak'ta Şii olduk Sünni olduk
Kerkük'te Türkmen

Ne yalan söyleyeyim
Birbirimizi de öldürdük
Yerden yere vurduk
Saddam'ı sevmedik lakin
Heykellerini biz dövmedik

Bir hesap yaptık
Yanlış hesap Bağdat'tan dönmeliydi
Yanlış hesap yaptık
Yanlış hesap Bağdat'tan dönmeyecekti

Öyleyse ana gibi yar
Bağdat gibi diyar da olmamalıydı
Bağdat'ın anası ağlıyor
Bağdat'ın anası ağladı
Şu söz yerinde kaldı
"Ağlarsa anam ağlar
gerisi yalan ağlar"

Dostlar
Biz hiç bir zaman yemedik orucumuzu
Her an her yerde seferiydik
Şairdik elhamdülillah
Olmayan adaletin neferleriydik

Ne kurşun sıktık
Ne tüfek omuzladık
Ne İtalyan mayını olduk
Kalleşçe patladık
Madımak'ta tam Otuz Altı kişiydik
Sırat köprüsünden atladık

Şair olmasak
Kurtuluş Savaşı olurdu bizlerden olsa, olsa
Destan olmak yakışırdı yani
Kağnı Komutanı anneler olurduk her birimiz
Veyahut da en masumundan çocuklar

Baba olsa kimimiz
Kuvvacı babalar olurdu
Damat Ferit'ler değil
Her biri çoktan şehit

Yoksa, yoksa
Her birimiz sınırları kanla çizilmiş
Mazlum devletler miyiz?

Zira her an her yerde seferiydik
Olmayan adaletin neferleriydik.

Dostlar
Biz hiç bir zaman bozmadık orucumuzu
Her an her yerde seferiydik
Kusurlarımız bize ait
Kimimiz Mustafa Kemal'dik
Dolmabahçe'de o balıkçı barınağında
Kuvvacı balıkçı kurardı iftar soframızı
Kaldırırdı kadehini Mustafa Kemal
Rakıyla beyaz leblebiyle
Öderdik Allah’a borcumuzu

Kimimiz Yakup'tuk
Çağrılmadık
Hiç gelmedik
Çağrılsak da zaten gelmeyecektik
Gelecek olsak
Zaten çağrılmayacaktık
Edip Cansever'dik çoğu zaman
Kuyudaki suyla açtık orucumuzu

Dostlar
Bir şairin yerine koyarsanız kendinizi
Seferilik bulaşır
Gayrısı
Olmayan adaletin neferlerisiniz
Sıkıysa tutun orucunuzu

Bir kadeh rakı
Yanında beyaz leblebi
Mustafa Kemal'le kadeh tokuşturur
Evrenle bütünleşirsiniz
Yakup olur, kuyuda yaşar
Hiç çağrılmadığınız yerlere gidersiniz

Bir garip Orhan Veli ölür,
Dalgacı Mahmut yüzünü buruşturur
Düşer elinden boyası, fırçası

Şairce ödersiniz
Allah’a olan borcunuzu

Naci ELMALI

İKİLEM



Konuştukça şair susuyorum
Tüm şehir beni susuyor
Sustukça sır konuşuyorum
Surdibi'nde bir Çengi düşlerini parçalıyor

Ey ahali !
Parçalanan kemanın konçertosu nasıldır?
Nasıl çalmadan girerse yalansız bir aşk kapıyı
- ki her kapı her yalana en az iki defa içeriden kilitlidir
İşte öyle giriyor yüreğime
7 oktavlık bir ses gibi aşk

Hem çilingir
Hem hırsız

Naci ELMALI

1 Mayıs 2012 Salı

paydos ulan paydos



bugün ne kazma sapı ne grizu
ne gres yağı var,ne pres sesi
paydos ulan
paydos
duyduğun bugün işçinin sesi

patronlar,onların patronları
politikacılar,prensler krallar
sultanlar
sırtımızdan geçinen ağalar
pardon
bugün bizim günümüz

kimisi tulum, kimisi takım
kimisi kızıl,kimisi yeşil
ama teri tuzlu kanı kırmızı
gözü göz,eli el
insanız,
belki görüp göreceğimiz bu
ama özgürüz ulan
özgürüz

bugün bir güzel ki Mayıs
nasırlı ellerimizle sanki güneşi tutacağız
yarın yine üç kuruşa ama helalinden
bir anahtar,bir lokma tutacağız
sözler duyacağız tutulmayacak
ama yarınlar için umutlanacağız

medenileştik,sanayileştik
belki iki,belki üç asır
koparıldık toprağımızdan
çoğaldıkça çok olduk
savaştıkça
otomatikleştik,robotlaştık
düştü değerimiz gözlerinde
düzenler değişti,sistemler
yöntemler de yönetenlerde
fakat
biz hep düzüldük istiflendik
dizildik sıra sıra kuyruklarda
işte bu bizim kökenimiz
çoğaldıkça fikirlere bölünmüş
sahibi olmadığımız bir medeniyetin
en büyük bütünüyüz

hey kardeşler
elleri yüzü ter
tertemiz ,
kirli olanlar
kravatlılar,beyaz yakalılar
mavi yakalılar
yakası bir araya gelmeyenler
işçiler,işçi olduğunu bilmeyenler
hakkını arayanlar,hakkı yenenler
taşerondakiler, sendikalılar
masa başındakiler
dikişçiler,son ütücüler
döküm ocağındakiler
hey paydos be
paydos

bugün bir güzel Mayıs
şükür ki insanız,
belki görüp göreceğimiz bu
ama
onurlu kaldıkça
elbet biz
kazanacağız

Cihan Konca